bugün

entry'ler (32)

türbanlı hakim

bu ifadeyi vurgulayarak kullananlara,

zira kendileri insanların dış görünüşlerine içleri ve düşüncelerinden daha çok önem verdiği belli olan ilkel nato kafa türlerdendir.

bir de utanmadan bunu dile getirmeleri yok mu...

bir de kadın hakları filan teraneleri terennüm ederler iki yüzlü pezevenkler...

sözlükte artan küçük memeli kadın popülasyonu

(normalden fazla) büyük memelerden hazzetmediğim (nahoş geldiği) sıkça olabilmekle beraber

normal küçükçe-fit olanları aşırı seksi gelen,
çok küçük olanları ise herhangi bir nahoşluk uyandırmayıp sadece sexual appeal'ini azaltan bir vaziyettir.

türbanlı bir hakimin evliliğine son vermesi

başlığını yazanın zihniyetinin ifade ettiği şeyler bakımından:

1- insanlara "türbanlı" "açık-türbansız" olarak ön yargılı at gözlükleriyle bakıldığını gösteren zırva. insanlar hakkındaki düşüncelerini onların kıyafetleri hakkındaki basmakalıp önyargıları olmaksızın oluşturamayacak bağnazlıkta ve böylece genellemeler yaparak insanları ayıracak dingilliktedirler.

2- Örtünen insanlara (örtünmeyenleri sorgulamazken) onları sorgulayıp "başörtüsü" yahut "kapalı" veya "yazmalı" vs. yerine siyasi/ideolojik bir söylemi içinde barındıran "türban" kelimesi kullanılarak en hafifinden görgüsüzlük sergilenmesi.

canın sigara çekmesi ama olmaması

hiç sigara alışkanlığı olmamış biri olarak diyebilirim ki, yoksunluk sendromunun en şiddetli hissedilip görüldüğü durumlardan biri olduğunu bilmüşahede söyleyebilirim.

sigara için değil lakin türevleri patlatan can sıkıntılarına (yoksunluk sendromu kaynaklı, bağımlı olunan şeylere ulaşamazken) çareleri, tavsiyeleri olan varsa dinlemek isteriz.

anneyle aynı yatakta uyumak

hayatta sizi gerçekten seven, ve eksikleriniz, yanlışlarınız, kusurlarınıza rağmen bağrına basan koca bir gönle teslim edilen yürek gibi şefkate doymaktır. her ne kadar küçükken yapılsa da bazı zamanlarda büyükdükten sonra da ihtiyaç duyarsınız. çünkü bir eşini bulabilmek çok zordur.

askerlikte karşılaşılan iğrençlikler

ibadet hürriyetine mani olan bazı geri kafalılar.

sözlükte artan küçük memeli kadın popülasyonu

derler ki: küçük meme yoktur, henüz emzirmeyen anne adayı vardır.

ehi.

üstteki yazar hakkındaki fikrini söyle

bazı entrylerinden hareketle şunu diyebilirimki şairanelik ruhu sezdiriyor. ayrıca mum alevine bakmak, denizin sesini dinlemekle rahatlayabilmesi estetik-moral zevkinin kalitesini gösteriyor.

buna mukabil, erkekleri itici yapan detaylar'daki

"Kendi tipine statüsüne bakmadan karşı cinse sallaması her iki cins içinde aşırı itici bir durum. "

yorumuyla gerçekten önyargısını ortaya koyarak maddeci ve suretperest anlayışıyla örnek bir dar görüşlülük (bağnazlık) sergileyebilen de biri imiş.

bir adam yaratmak

"Bir Adam Yaratmak" (isme gel) "Reis Bey" ile birlikte gerek benzerinin yapılabilmesi zorluğu gerekse ulaştığı eşsiz seviye ile Türkçe'nin ve edebiyatın zirvelerindendir.

benim için geçilmesi imkânsıza yakın -gerek dil ve üslûpça, gerekse felsefesi, konusu ve içeriğiyle- hârikulâde şâheserlerdendir.
Arkadaş böyle bir üslûp yok ya. Hem de böylesine konular, mesajlar ve temalarla birlikte.

işbu eserler filme de çekilip şâhâne bir şekilde oynanmıştır ve youtubeda mevcuttur. Bilhassa bazı replikleri bağımlılık yapabilir dikkat (bkz: ) "Hiç bıçağın deştiği yerden kan akmaz olur mu ?"

Kaç sefer seyretmiş olmama hatta sahne sahne tetkik etmeme rağmen hâlâ daha eskimiyor, etkiliyor, hayran bırakıyor. Keşfedilçe daha da fazlası bulunan engin bir umman gibi.

sözlük yazarlarının yaşları

Antep ! şehrimin yaşındaymışım yeni farkettim rafık.

bir yeri güzel yapan içindeki insanlardır

'lar' fazla gibi geldi bana, yani olabilir tabi ama, bir tane olması da kâfi.

fakir sağcılar

yazarlarının sağcılık ve solculuk gibi klişe ve basmakalıp genel geçer genellemelere sahip olmasıyla şu iki şeyi düşündürten başlık:

1- gerçekten sağcılık veya solculuğun ne demek olduğunu bilmiyorlar yahut hala 80'lerde yaşıyorlar
günümüzün inanılmaz boyutta değişmiş şartlarına ve insanlarına rağmen hâlâ onları kafalarındaki farazi kalıba -ne kadar zorlasalar da sığmasa da- tıkmak için uğraşarak ön yargılılık ve at gözlüklerini arz-ı endam ediyorlar.

2- fakirlik veya zenginliğin kişinin inanç seviyesine bağlı olduğu yanılgısı ve ön zannına sahiptirler.

millet telofana aç aç

ekonomi meselelerine hiç girmeden diyorum ki,

millet kendi bokunun içinde boğulan yaratıklar gibi

gönüllü olarak

telefonun içinde yaş(am)ıyor.

bağımlılığın böylesi...

bir insanın ölmesine sevinmek

evet, eğer ki o kişi bir yürüyen ölü ve aslında ölümü hayatından hayırlıysa onun adına sevinirim.

gerçek hayatı "kalbin" hayatı ve hali ile eş tutup kabul eden biri olarak:

ne mezarlar gördüm ölü değil

ne yürüyenler gördüm hayatta değil

büyük devrimlerin ekonomik yıkımdan sonra gelmesi

aç tavuk kendini darı ambarında görürmüş, derler

olur mu olur.

para var huzur yok

çoğu insanın paraya taptığı su götürmez bir hakikat, fakat bu mevzuların böylesine görgüsüzce konuşulur olması...

geveleyenlerin henüz (gerçek manada) reşit olmadığını, yani akli ve ruhi olgunluğa erişmemiş olduğunu kuvvetle muhtemel düşündürüyor.

dini eleştiren tip

kafalarının içinde sanki beyinlerini kemiren bir kurt gibi sürekli dinle ve dindarlarla/inananlarla meşgul olurlar. Güya inanmıyorlar ama belki pek çok inançlıdan çok takıntı yapmış, kafaları bir arı kovanı gibi sürekli aynı meseleler etrafında döner.

ki aslında din hakkında düşünceler farklı şey, onları başkalarını rahatsız etmek için alet gibi kullanmak farklı şeydir. asıl maksatları kin ve nefret duydukları dindar veya inançlı insanları rahatsız ederek mazişistçe adi, bayağı ve alçak bir zevk duymalarıdır. bu da cibiliyetlerini ortaya koyar.

benim de dinsizler hakkımda düşüncelerim var. ama sürekli gidip dinsizleri, bulundukları ortam veya mecraları bulup onlarla uğraşmıyorum. esasen mesele dinsiz olmaktan öte karakter ve şahsiyet meselesidir. daha doğrusu bu durumda onlar için karaktersizlik ve şahsiyetsizlik.

çünkü fikr-i sabitleri olmuştur onların.
malum, dervişin fikri neyse zikri de odur. sürekli dini eleştiren tiplerin da ufkunun ne kadar geniş(!) olduğu böylelikle görülebilir.

bir bakıma bunu yapanların, bir kısım insanlar için prim yapma, popülerlik, marjinallik, revaç bulma, öne çıkma, kendini gösterme tarzı-şekli olduğu da söylenebilir. (farklı bir şey söyleyecekler ki dikkat çeksinler)

son olarak kendileri başkaları için çok kıymetli ve mühim olan din gibi mukaddesat hakkında ileri geri konuşup daha bir de utanmadan küstahça bunu savunacak edepsizlik derekesindedirler.

buna mukabil aynı şey, kendileri, kendi mukaddes/kıymetli, yüksek kabul ettikleri şeyler, insanlar vs. hakkında olunca nâmertliğin manifestosunu yazarcasına ikiyüzlülüğün ve çifte standartın emsalliğini ortaya koyarak dönme dolap oyununa geçerler.

kıvraklık ve cıvıklık düşük seviyeleridir işte, ne yaparsın.. iyi aile terbiyesi görmemişler sizi ! yazık...

çocuklarla girilen diyaloglar

hanım abla yanlış anlama ama kabahat de suç da sende.
sen çocuğa bilgisayarı, ve interneti bakıcılık yaptırırsan, sonra dizini dövsen de kâr etmez.

ki bunlar daha hiç bir şey değil, büyüyünce gör sen.

her gün oyun oynuyor mu ?
oyuna haftada kaç saatini harcıyor ?

sosyal (asosyal medyadan bahsetmiyorum) ilişkilerde nasıl ?
derslerdeki başarısı ve kişilik olarak kabiliyeti ne durumda ?

bilgisayar, telefon dışında hobileri, eğleneceği ve eğlenmese de faydalı, onu geliştirecek faaliyet ve işleri var mı, buluyor, yapıyor mu ?

eğer bunlar olumsuzsa, bilgisayarı önüne vererek iyilik değil kötülük ediyorsun. ona bağımlı olmasına göz göre göre izin veriyorsun. hem de zararlarını yaşadığın halde.

neden güzel kadınlar hep başkalarıyla

ağır ağır çıkacaksın bu merdivenlerden

ve bir zaman bakacaksın semaya ağlayarak

alışınca sormayı ve sorgulamayı bırakırsın, bırakacaksındır muhtemelen

necip fazıl kısakürek

Piyesleri beni tam manasıyla hayran bırakıp büyülemiş olan Sultan-ul Şuara (şairlerin sultanı) lâkaplı -her ne kadar buna pek katılmasam da- ediptir.

Bilhassa
"Bir Adam Yaratmak" ile (isme gel)

"Reis Bey"

benim için geçilmesi imkânsıza yakın -gerek dil ve üslûpça, gerekse felsefesi, konusu ve içeriğiyle- hârikulâde şâheserlerdendir.
Arkadaş böyle bir üslûp yok ya. Hem de böylesine konular, mesajlar ve temalarla birlikte.

işbu eserler filme de çekilip şâhâne bir şekilde oynanmıştır ve youtubeda mevcuttur. Bilhassa bazı replikleri bağımlılık yapabilir dikkat (bkz: ) "Hiç bıçağın deştiği yerden kan akmaz olur mu ?"

Kaç sefer seyretmiş olmama hatta sahne sahne tetkik etmeme rağmen hâlâ daha eskimiyor, etkiliyor, hayran bırakıyor. Keşfedilçe daha da fazlası bulunan engin bir umman gibi.

yazık ki onu okuyup eserlerinden tatmadığı halde onu tenkit edecek karaktersizlikte insan doludur.
ulan sevmemek başka şey ama insan reddeceği, yereceğini bir tanır bilir be.
hoş sen zaten daha okumadan ona reddedip yermeye karar vermişsen dön kendine de kaskafalı, atgözlüklü müsün,
yoksa sürü içindeki koyunlardan biri misin onu sorgula.

hadsizlikte çağ açılıyor hakikaten de, tırnağı olmayacak bebeler (ne muhtevaca ne yetkinlikçe) g.tlerinin b.kna bakmadan ahkâm kesmeye kalkıyorlar, heyhât !